Bizlere, dünyada salaha, ahirette felaha ulaştıracak iman nimetini bahşeden Rabbimize hamd, onun Rasulü gül yüzlü Muhammed Mustafa’ya (a.s) binlerce salat ve selam olsun.
Yüce Allah biz insanlara doğru yolu göstermek, dünya ve ahiret saadetine eriştirmek için ilahi kitaplar, onları bizlere açıklamaları için de peygamberler göndermiştir. Son ilahi kitap Kur’an-ı Kerim, son peygamber ise Hz. Muhammed (a.s) dir. Yüce Allah bu hakikati dile getirirken şöyle buyurur: “O (Muhammed) (a.s) Allah’ın elçisidir ve peygamberlerin sonuncusudur.” (Ahzab, 40.) Bu ayette ifade edildiği üzere artık O’ndan başka peygamber gelmeyecektir. Hicri takvime göre 12 Rabiülevvel 571 de dünyayı teşrif eden peygamberimizin doğumunu içine alan hafta 1989 yılından bu yana Mevlid-i Nebi Haftası olarak kutlanmakta ve her yıl bu bağlamda çeşitli programlar icra edilmektedir. Ancak bu programlardan maksat sadece O’nu anmak ve O’na methiyeler sıralamak olmamalıdır. Zira yer ve gök ehli tarafından övgüye mazhar olan ve her an insanların zihninde canlılığını koruyan Muhammed Mustafa'nın övgüye ve anmaya ihtiyacı yoktur. Çağın buhranlarıyla boğuşan insanların bu sıkıntılardan kurtulmak için onun nebevi öğretilerini anlamaya ihtiyacı vardır.
Her sene Mevlid-i Nebi Haftası gibi özel hafta ve günlerde Diyanet İşleri Başkanlığı özel bir tema belirlemekte ve bu tema üzerinden çeşitli etkinlikler planlanmaktadır. Bu seneki Mevlid-i Nebi Haftası teması “Peygamberimiz, İman ve İstikamet” olarak belirlenmiştir.
İman, güven duymak, emniyette olmak manasına gelen Arapça “e-m-n” kökünden türemiştir. Dini bir terim olarak iman, kalp ile tasdik , dil ile ikrar, azalarla amel etmektir. Bir başka ifadeyle iman, kişinin Allah’ın varlığını birliğini ve onun bildirdiği şeyleri kalbinde hiç şüphe duymadan kabul etmesi, iman konularında zihninde oluşabilecek acabaları bir kenara atmasıdır.
İman gibi insanı Allah katında ve kullar katında kıymetli kılacak bir diğer kavram istikamet kavramıdır. Arapça “k-v-m” kökünden türeyen istikamet, doğru ve mutedil olmak demektir. (Dini Kavramlar Sözlüğü, Fikret Karaman vd, s.335.) Yine istikamet, bir şeyin hakkını vererek tam yapmak anlamına da gelmektedir. ( İsfahani, Müfredat, s.143.) Öyleyse istikamet, kelime-i şehadetle başlanılan iman yolunda sağa sola sapmadan, doğruca hedefe yürümek, inandım dediğimiz ilkeleri, hayatımızın her anına -çarşı pazar, sokak cadde, ev hayatı iş hayatı ...vs- ikame etmektir. Müslüman camide istikamet sahibi olduğu gibi ticaret hayatında da istikamet sahibi olacak. Alış-veriş yaparken aldatmayacak kandırmayacak. Mümin camide istikamet sahibi olduğu gibi akrabalarıyla olan ilişkilerinde, komşularıyla olan ilişkilerinde istikamet sahibi olacak. “Her kim Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsa, komşusuna eziyet etmesin.” (Müslim, Îmân, 77) hadisini unutmayacak.
Bir gün Abdullah b. Süfyan Peygamber efendimize geliyor, “bana öyle bir şey söyle ki bir daha başkasına bir şey sorma ihtiyacı duymayayım” diyor. Peygamberimiz ona; “İman ettim de sonra da istikamet üzere (doğru) ol.” (Müslim, İman, 62) diyerek karşılık veriyor.
İman ve istikameti birbirinden ayıramayız. Çünkü biri olmadan diğeri yarım kalır. İman olmadan istikamet olmaz. Aynı şekilde istikamet olmadan iman bizi doğru hedefe götüremez. Doğru hedef nedir? Allah rızası, cennet ve cennet nimetleridir. Bu güzelliklere ise sadece iman ve istikametle ulaşılabilir. Nitekim Yüce Allah bu hususu şöyle anlatır bizlere: “Rabbimiz Allah’tır” deyip de istikamet üzere dosdoğru yolda yürüyenler için ne bir korku vardır ne de onlar üzüntü çekeceklerdir. İşte onlar, cennet ehlidir. Amellerinin karşılığı olarak orada ebedî kalacaklardır.” (Ahkaf, 46/13-14)
Allah bizleri, neslimizi, iman ve istikamet ehli olanlardan eylesin. (Amin)
Muhammet Salman
Akhisar Müftüsü